6 Şubat 2023 günü ve sonrasında gerçekleşen depremlerin acı deneyimini gencinden yaşlısına hepimiz; direkt olarak, bir yakınımızın etkilenmesiyle veya dolaylı yoldan haberler ve sosyal medya vasıtasıyla deneyimledik. Vefat edenlerin yakınlarına baş sağlığı, yaralılara ise acil şifalar dileyerek başlamak isterim.
Deprem belirsiz, kontrol edilemez ve öngörülemeyen yapısı gereği hepimizi şaşırtan hatta dehşete düşürebilen bir yapıya sahip. Bu süreçte normal şartlarda güvenli alanlardan biri olarak nitelendireceğimiz evlerimizde güvenle barınamaz bir hale gelmiş, temel güvenlik duygumuzun sarsıldığını derinden hissetmiş veya hissetmekte olabiliriz. Psikoterapi kişilerin kaygıları ile baş etmesine yardımcı olmayı hedefleyen ve bu süreçte kaygıların gerçekliğini sağlıklı bir şekilde değerlendirebilmeyi amaçlayan bir çeşit araçtır. Deprem söz konusu olduğunda Türkiye’nin fay hatlarının yoğun bir şekilde geçtiği bir deprem bölgesinde bulunduğu inkar edilemez bir gerçektir. Dolayısıyla depremin ve travmatik olabilen sonuçlarının gerçekliği kabul edilmelidir. Travmaya verilebilen genel tepkiler olarak sunulan; savaşma, donma ve kaçma tepkilerini belki duymuşsunuzdur. Bu tepkiler aslında aynı duruma farklı tepkiler verebileceğimize işaret eder. Depremin bir doğal afet olduğunu ve bu felakete verdiğimiz tepkilerin anormal bir duruma verilen normal tepkiler olduğunu kendimize ve yakınlarımıza hatırlatabilmemizde fayda görüyorum.
İlişkilerde İletişim Ve Mahşerin 4 Atlısı
“Mahşerin 4 Atlısı” metaforu fetih, savaş, açlık ve ölüm kavramlarına gönderme yapan şekilde John Gottman (1999) tarafından ortaya atılmıştır. Bu metafor, ilişkilerin gidişatını etkileyen belirli iletişim biçimlerinin ilişkinin sonuna işaret edebileceğini öngörmektedir.
Eleştiri: Eleştirilmek karşı tarafa hatalı, kusurlu veya yetersiz hissettiriyor olabilir. “Sen”dilinin kullanımı da kişinin suçlanmış hissetmesine katkıda bulunur. Suçlanmış hisseden birinin savunmaya geçmesi ve çatışmanın yoğunluğunun artması ihtimali artar. Herkesin “ben” dili kullanarak kendi hislerini ve ihtiyaçlarını ifade ettiği bir iletişimde duyulmuş ve anlaşılmış hissetmek daha mümkün olacaktır.
Savunma: Savunma mekanizmaları erken çocukluk dönemlerimizden itibaren bizi zorlandığımız dönemlerde korumaya yönelik geliştirmiş olduğumuz yapılar olsa da ilişkiler söz konusu olduğunda bazen aleyhimize işleyebilirler. Savunmada olmak kendini haklı karşıdakini ise haksız çıkarma motivasyonuna odaklanmaya sebebiyet verebileceğinden sorunun çözümünden uzaklaşılmasına yol açabilir. Kişi kendi ihtiyacını veya isteğini dile getirmek yerine “haklı” çıkma niyetinde olduğunda anlaşılabilmesi oldukça güç olacaktır. İki tarafında anlaşıldığını hissedebildiği bir iletişim ancak kişilerin hatalarının sorumluluğunu alması ve ihtiyaçlarını açıkça dile getirmesi ile mümkün olacaktır.
Kronik Depresyon Ya Da Süregiden Depresyon Bozukluğu (Distimi) Nedir?
Yaşam içerisinde hepimizin mutsuz, endişeli ya da kızgın hissettiği dönemleri olabiliyor. İnsan yanımız da bunlardan oluşuyor zaten; mutluluk, heyecan ve huzur kadar, hissettiğimiz olumsuz duygular da insan tarafımızın ve yaşamımızın parçaları. Ancak bazen mutsuz tarafımız benliğimizi ele geçirir ve diğer duygulardan rol çalarak başrolü oynamak üzere sahneye fırlar; bir türlü de inmek bilmez.
Bu mutsuzluğumuzun bize özel türlü türlü sebepleri olabilir elbette; yakın ve sevilen birinin kaybı kadar yakın bir ilişkinin bitmesi, diğerleriyle yaşadığımız problemler, işyerinde yaşadığımız performans kaybı, akademik zorluklar, okul başarısının düşmesi, yaşamımızla ilgili majör kararlar (evlilik, iş değişikliği vb.) verme arifesinde yaşadığımız zorluklar ya da başka bir stres faktörü nedeniyle kendimizi alabildiğine mutsuz, kaygılı veya umutsuz hissedebiliriz. Zaten yapılan çalışmalar da, biyolojik yatkınlıklarımız ve mizaç faktörlerinin dışında, etkili olabilecek birçok stresli yaşam olayını depresyonun hazırlayıcısı ve tetikleyicisi olarak işaret ediyor.